Sayın başkanım,
Bu mektup size ulaşır mı bilmiyorum. Malum bu sıralar yüksek
mevkide olan insanlara ulaşmak uzaya gitmekten daha zor.
Bu mektup İstanbul’un bir megapol olması nedeni ile
şahsınıza yazılmıştır ama aslında Türkiye’de ki tüm partilerin belediye
başkanlarını ilgilendirmektedir.
Kusura bakmayın pek diplomatik dilden anlamam ama maalesef
memleketimizde birileri Ramazanda çadır, diğerleri de şeyi aleni olan bir
heykel yapınca vatandaşa hizmet ediyor sanıyor. Üzülerek izliyorum ki birçoğu
gerçek belediyecilikten uzaklar.
Gelelim asıl meselemize. Nasıl desem bilmiyorum. Hadiz siz
başkansınız, vizyonu, hedefleri belirler İstanbul’u daha modern hale getirmek
için kararlar alırsınız. Ama benim merak ettiğim hiç mi etrafınızda akıllı bir
müdür, danışman veya sorumlu yok?
Bizler Avrupa medeniyetine asla gıpta ile bakmayız, onların
da bizden öğreneceği çok şey var. Ama hiç mi birinizin Avrupa’ya ya da ABD’ye
ya da başka bir ülkeye gidince içi cız etmiyor?
Kısa sürede kilometrelerce metro hattı yapan, Marmaray’ı,
Avrasya’yı hayata geçiren, Yavuz Selim gibi bir mimari şaheseri
yapabilen/yaptıran Türkiye şehircilik konusunda neden bu kadar çuvallamış
durumda?
Allah aşkına sayın başkanım, her gün arabanızla bir yere
giderken nereden gidiyorsunuz bilmiyorum ama vallahi ben utanıyorum. Hiç
sokaklarda yürüyor musunuz bilmiyorum ama vallahi ben yerin dibine giriyorum.
Gelin beraber sorunları tek tek ele alalım.
1 1) Yapılanma – Kentsel dönüşüm
Burada bir parantez açalım. Bu mektup yazıldıktan sonra Sayın
Cumhurbaşkanı Şehircilik şurasında dikey mimariye karşı olduğunu ve yatay
mimari olması gerektiğini söyledi. İdeal olan elbette bu, ancak nereye kadar
yatay gideceğiz? En sonunda ormanları, tarım alanlarını da yok etmeyecek miyiz
bu şekilde? Nüfus arttıkça, insanların insanca barınabilmesi gerekiyor. Elbet
gönül ister ki herkesin bahçeli evi olsun. Ama bu İstanbul veya diğer büyük
şehirler için geçerli değil. Zaten fiyatlar almış başını gidiyor. İnsanları
sokakta bırakamayacağımıza göre farklı çözümler üretmek zorundayız.
Üstelik yatay mimariyi savunanlar eminim ellerindeki arsaya
imar izni ne kadar ise o kadarını hatta fazlasını kullanıyor. Herkes idealist
ama iş cebe gelince hayat duruyor.
İstanbul'da 150m2 bir arsayı 800 000 TL'ye satıyorlardı en son!
Bir kentsel dönüşüm projesi başlayınca çok heyecanlandık.
Dedik nihayet İstanbul modern bir kent olacak. Derme çatma yapılaşma bitecek,
her şey yerli yerinde olacak.
Nereden bilebilirdik dönüşüm dedikleri aslında gecekonduyu
yıkıp yerine 3 5 katlı bina yapılacağını. Sağda solda birkaç mahalle tamamen
yıkılacakmış bu mu kentsel dönüşüm?
Sayın başkanım ne bir müteahhit tanırım ne de arsam var.
Ancak nedir bu kat düşmanlığı anlamış değilim.
Fransa 60’lı yıllarda artan nüfus için dev binalar yapıp
gettolar oluşturdu. Sonra baktı olmuyor küçücük binalar zorunlu dedi. Sonra ne
oldu? Baktı arsa yok, yer yok, nüfus artıyor ev yok. Şimdi ne çok büyük ne de
küçük binalar yani mahalleye göre kat sayısı veriyor. Hatta imkânı olan
binalara ek kat izni veriyor.
Biz ise büyük binaları bırakıp yarın pişman olacağımız küçük
binalara geçtik. Ya nüfus artışını durdurun ya da küçük bina sevdasından
vazgeçin. İlla dev binalar olmasına gerek yok. Ancak insancıl olması yeterli değil mi? Elbet bunu kıyılar ya da boğaz için demiyorum. Oralarda kini mümkün olduğu kadar kazımak lazım. Ama geriye gittikçe
illa dev sitelere de gerek yok. İnsanlar aidat ödemekten korkar oldu sitelerde.
Eski binalar
Yeni binalar
Kaldı ki hala anlamış değilim. Bir bina yapılırken yoldan bilmem
kaç metre geriden başlatılıyor. Ama geriye alınılmasına rağmen ne yola ne
kaldırıma faydası var. Çünkü akıllı müteahhit yerin dibine de daire yaparak
zengin oluyor. Haliyle de önü açık olması için orayı eşiyorlar.
Kesinlikle artık eksi kotlara izin verilmemelidir. Geriye
çekilen arsa payı kaldırım ya da otopark olmalıdır. Üstelik 10 tane 5 katlı ev
yerine 5 tane 10 katlı ev yaparak binalar arası geniş tutulmalı, altı otopark
zaruri olmalıdır.
Öyle falanca belediyeler gibi bir sefer ceza kesip
belediyeye kar oluyor diye göz yummalar şeklinde değil. müteahhit akıllı adam.
Veriyor 30 000 Tl cezayı satıyor 500 bin TLye. Bu cezalar bir seferliğe mahsus
değil aylık olmalıdır ve denetimler ömür boyu olmalıdır.
Vallahi bir önlem almazsanız çok yazık edeceksiniz. Sırf
bizim mahallede her gün otopark kavgası yaşanırken 6 ay içinde 20’den fazla
gecekondu yıkılıp yerine 10’ar daireli binalar yapıldı. Vallahi bir tanesi bile
otopark yapmadı. Belediye daha yüksek binalara izin vermiyor. Ama her halde
yeteri kadar büyük olmadığı için de otopark zorunluluğu getirmiyor. Ne yol
genişliyor, ne kaldırım. Sonra da vay efendim itfaiye gecikti. Arabalar yakında herhalde otoyola bırakmaya başlayacak.
Belki villada oturduğunuz için otopark sıkıntısı nedir
bilemiyorsunuz sayın başkan!
İstanbul’da 5 dakika yola çıkmak zorunda kalmadan kaldırımda
yürüyebilen yiğit varsa gelsin. Bina önündeki kaldırımlara araba park etmek
zorunda insanlar. Mesele illa evin önüne park etmek değil, koyacak yer yok, ne yapsınlar?
Velhasıl demem o ki, fazla kat imkânı verin (şahsi istek terasları M² içinde saymak nedir anlamadım gitti), yer altına otopark, bodrum, çöp konteynerleri alanları yapılsın. Binalar arası ferah, yaşam alanları olsun. Çocuklar caddelerde oynamak zorunda kalmasın. Öyle bilmem kaç km uzakta büyük parklar yapmak sorunu çözmüyor.
Fransa'da oturduğum mahalle. Binalar çok yüksek değil.
Türkiye şartlarında biraz daha yüksek olabilir. Ama dikkat ederseniz binalar
bayağı geniş. Aslında birden fazla bina birleşmiş. Altında otopark, çöp
konteyner yeri, bisiklet koyma yeri ve bodrumlar var.
2) Yollar
Ah yollar ah!
Sayın başkanım, yollarımız yol değil, kaldırımlarımız
kaldırım değil. Neyin ne olduğu hiç belli değil. Neden bizim sokaklar hep
çukur? Neden sürekli her yer delik deşik? Hiç mi Avrupa’da gezmediniz?
Nedir
yani bizim havamız mı bozuk suyumuz mu?
Eskiden sanırdık ama hala aynı. Gelen kazıyor yarım yamalak
kapatıp gidiyor. Ertesi günü öbürü geliyor kazıyor kapatmadan gidiyor.
Vallahi ağlayasım geliyor. Sabah bir kalkıyorsun belediye
gelmiş asfaltı kazıyor. Giden arabalar kurtarmış kalanların günahı ne? Hiç mi
plan, program yok siz de?
Bir hafta önceden levhaları asıp şu tarihten şu tarihe
burada çalışma yapılacak, park etmeyin deseniz ölür müsünüz? Yoksa sabah
kalkınca kafanız nereye eserse orayı mı eştiriyorsunuz?
3- Trafik
Elbet trafik sizin öncelikli alanınız değil. Ha pardon
cezaları kesip payları aşırmak konu ise sizin alana giriyor. Elbet cezalar
olacak yoksa bu millet akıllanmayacak ama adaletli cezalar lazım. Öyle her 10
metreye tedes yerleştirmek kolay. Peki hangi trafik sorunu çözmüş ki?
İstediğiniz kadar Metro yapın trafik asla çözülmez. Siz bir
metro yapana kadar kaç araba alınıyor, kaç çocuk doğuyor biliyor musunuz?
O halde en azıdan insanların hakkına girilmesini engelleyin.
Mesela Bağcılar Tavukçuyolu caddesi. Sözde çift gidiş, çift geliş. Ama park
yok! Kamyonlar, arabalar yolun kenarına park ediyor. Ne yapsın havaya mı assın?
Ama ne oluyor bu sefer, bazı arabalar sağdan gidiyor bakıyor araba var sola
kırıyor. Böyle böyle trafik allak bullak oluyor. Halbuki madem o bölgede
seçenek yok bir şerite insin. Otopark olsun ki tek şerit üzerinden herkes adım
akıllı gitsin. Böyle binlerce yerler var. Yasak demekle olmuyor bu işler.
Alternatif sunmadan neyi yasaklıyorsunuz?
Bu resimde otoparkın yeri belli, yollar belli, bisiklet yolları
belli. Öyle sadece belirli yerler için de değil. Tüm şehir böyle.
Tıpkı otoyollarda ki gibi. Siz saatlerce kuyrukta bekleyin
adım adım ilerleyin. Ama akıllılar emniyet şeridinden vızır vızır geçsin. Ne
polis oralı olsun ne başkası. Cezası var deyip güldürmeyin beni. Cezası olsa bu
kadar geçen olmazdı.
Böyle trafikte yarım saatte varmam gereken yere ben neden
bir saatte varayım? Hak mı hukuk mu bu şimdi? En sinir edici yanı da o noktayı arabaların
kavşakları kilitlemesi. Kavşağı geçince yollar nasıl da akıyor…
Vallahi bu konuya önem verin. Bakın istihdam edecek imkânlar
arıyorsunuz. Sırf bu iş için yüzlerce adam alınır. Ben nasıl yavaş yavaş
ilerliyorsam o da bekleyecek. Böylece trafik çok daha iyi ilerler. Allah aşkına
bazı otoyol çıkışlarına ve kavşaklarına bir bakın neden kilitleniyor? Şile
otoyolundan Beykoz veya Kadıköy TEM çıkışları neden kilitli bir bakın. 3
şeritli yol nasıl 6'ya çıkıyor bir bakın.
3- Çöpler
Bir zamanlar çöpler dağ olur patlardı. Sonra Recep Tayyip
Erdoğan geldi çözüm üretti. Ve siz hala o zamanın çözümü ile devam ediyorsunuz.
Ya Allah aşkına hangi modern bir kentte çöpler sokaklara bırakılır söyler
misiniz?
Her binanın kendi çöpü olsun artık. Sokağa çöp bırakmak
yasaklansın. Belediyeler 50 sefer vaktinde çıkartın dese de sabahın köründe
bırakıyorlar işte kapıya. Ceza kesin, çöp konteynerlerini artırın. Vallahi
utanıyoruz. Hastalıklara davetiye çıkarıyor, komşular arası kavga sebebi.
Bizim mahallede bir tane koymuş belediye. Hemen doluyor.
Demek ki insanlara imkân tanınsa düzgünce atacaklar. Ama yok, kolayı seçmeyi
tercih ediyoruz.
Velhasıl sayın başkanım. Kusura bakmayın böyle pervasızca
yazdık. Ama konu o kadar mühim ki önümüzdeki yüzyılları ilgilendirebilir. Bu
yenilenme sürecini bir daha yakalama fırsatımız olmayabilir.
Ahhh Fatih ah konuşacağızda ağzımıza su doluyor.
YanıtlaSilGeçen gün Sazlı bosna barajında yağ birikinisi var diye iskiye haber verdim konum atmama rağmen
Verilen cevap adres bilgileri yetersizmiş ve telefonuma ulaşamamışlar
Bazi seyler degisecek de maalesef herseyi reisten beklemeyi biraksalar
SilLa liberté d'expression en Francisrael est 1 blague !!
YanıtlaSil